Hayat Treni

Train of Life, bir köyün Nazilerden kaçış mücadelesini anlatır. Hikâye, deli olarak bilinen Schlomo’nun ormandan köyüne koşarak gelip, yakındaki bir kasabada Nazilerin dehşetini gördüğünü söylemesiyle başlar. Rabbi ile birlikte köy halkını toplantıya çağırır. Başta kimse Schlomo’ya inanmaz, çünkü onun deli olduğunu düşünmektedir. Ancak rabbi ona inanır ve yaklaşan tehlike karşısında çözüm aramaya başlarlar. Schlomo, bir tren yapıp sahte bir sürgün planlamayı önerir. Köylülerden bazıları Nazi kılığına girerek, toplama kampına gidiyor gibi yapıp aslında Filistin’e doğru yol alırlar. Yolculuk boyunca trenin içinde gerilimler, gerçek Nazilerle karşılaşmalar, komünist partizanlarla çatışmalar ve Roman halkıyla dostluklar yaşanır. Sonunda tren, Alman ve Sovyet ateş hattında durur. Hikâye, Schlomo’nun köylülerin Filistin, Sovyetler ya da Amerika’ya gittiklerini anlattığı bir sahneyle sona erer. Ancak son sahnede Schlomo’nun aslında bir toplama kampında tutsak olduğu ortaya çıkar. "Bu köyümün gerçek hikâyesi," dedikten sonra, barbed teller arkasında mahkûm kıyafetiyle gülümseyen Schlomo’yu görürüz. Son sözleri, "Pekâlâ, neredeyse gerçek hikâye!" olur.